Mehveş Evin - Milliyet

Vatanını sevmek bu mu?

* * *

AB İlerle(me)me Raporu’nun açıklanacağı bugün, Türkiye insan haklarından siyasi haklara, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığından cinsiyet eşitliğine, sınıfta kalacak.
Türkiye’nin yeterli adım atmadığı konulardan bir tanesi de doğa ve çevreyle ilgili başlık olacak.
Biliyorum, siyasetçilerin gündeminde en son yer alan şey, doğa ve doğayla bağl
antılı yaşam haklarımız... Ancak durum, bir sonraki AB Raporu’nu bekleyemeyecek kadar acil! Neden mi?
17 Mayıs 2012’de Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı Meclis’e sevk edildi.
Adı kulağa hoş gelebilir. Ne yazık ki içeriği hiç değil! Bu kanun tasarısı gündemin karambolüne getirilip Meclis’ten geçerse, ülkenin eşsiz doğal alanları ve biyolojik çeşitliliği, hiç olmadığı kadar büyük bir tehditle karşı karşıya kalacak.

Korunan alanlar

Enerji, madencilik, turizm, sanayi yatırımlarının plansızlığı yüzünden Anadolu’nun dört bir tarafında yaşam alanları eriyip gidiyor.
Türkiye yüzölçümünün yalnızca yüzde 5’ini oluşturan korunan alanlarımız dahi “kalkınma/ekonomik fayda” gerekçesiyle yatırımlara açılıyor.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın hazırladığı ve şu an TBMM gündeminde olan “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı” gerek hazırlık süreci, gerekse getirdiği düzenlemeler itibariyle endişe verici.
Zira tasarı, doğayı korumuyor. Aksine, doğa koruma alanlarını kullanıma açmanın yollarını tanımlıyor. Bu nedenle söylenenin aksine, AB mevzuatıyla uyumlu falan değil.

Kimse sürece katılamayacak

Tasarının 6. maddesi, tüm korunan alanların sınırlarının değiştirilebilmesine, daha kötüsü tümüyle kaldırılmasına olanak verecek!
Bitmedi... Bilimsel çevrelerin, ilgili kamu kurumlarının, sivil toplum kuruluşlarının ve koruma alanlarında ve çevresinde yaşayanların karar süreçlerine dahil olması için öngörülen ulusal ve yerel kurulların tümü, tasarıdan çıkarılıyor!
Politikacılar, “vatanseverlik” vurgusunu yapmayı pek sever. Onlara sesleniyorum: Bu tasarıyı onaylayan, ne vatanını ne de vatandaşını seviyor olamaz!
Dipnot: Doğa Derneği, Tabiatı Koruma Kanunu ile ilgili herkesi milletvekillerine mektup yollamaya çağırıyor:http://dogadernegi.org/tabiat-kanunu-icin-son-donemec.aspx



KENTSEL DÖNÜŞÜME 6 SORU

Kentsel dönüşüm, İstanbul’da riskli olan bölgeleri kapsıyor, deniyor. Jeoloji Mühendisleri Odası adına Prof. Dr. Hüseyin Öztürk, soruyor:
1- Madem öyle, Esenyurt gibi heyelan bölgelerindeki yüksek yapıların kontrolsüz bir şekilde doludizgin yapımına neden sessiz kalınıyor?
2- İstanbul kentsel dönüşüme alınıyor, nüfusu en az 3-5 milyon artacak... Neden şimdilik sadece dönüşümle ilgili inşaatlara izin verelim denilmiyor?
3- Kentsel dönüşüm neden sadece konut hedefli? Fay hattına cephe tersaneler, fabrikalar, kıyılardaki rafineri tesisleri çok mu güvenli? Yoksa mesele sadece konut rantı mı?
4- Neden hala bölgesel afet yönetim modeline geçilmedi?
5- İstanbul’da kentsel dönüşüm ile ilgili yapılaşma sonrası nüfus, yeşil alan, gürültü, hava kirliliği gibi değerlerin nereye ulaşacağı konusunda öngörünüz ne?
6- Üçüncü, yarın dördüncü, beşinci köprüler... Yeni havaalanı ve mezarlıklar, atık depolama alanları, atık yakma tesisleri, yeni su tünelleri, egzoz-toz duman içinde en az 20-25 milyonluk bir İstanbul, yaşanabilir olabilecek mi?

10.10.2012

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kamil Tekin Sürek - Evrensel

AHMET KAHRAMAN - YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

AHMET ALTAN - Taraf