UMUR TALU - HABERTÜRK


Oğlum bak Mitt!
•••••••

Başkan adayımız Mitt (bir i ama iki t ile) Romney planlarını açıklamış:

“Seçilirsem Suriyeli muhalifleri silahlandıracağım ki Esad rejimi yıkılsın ve o sayede İran yenilgiye uğratılabilir hale gelsin.”

Aferin sana!

Günaydın!

Amerika’yı yeniden keşfediyorsun.

Silahlandırma işi çoktan başladı.

Sen sadece planın tamamını açıklıyorsun; ki bu da bir şey tabii.

Çünkü biz tamamını bilmiyoruz!

Şimdi Sayın Romney, ABD’nin önceki yönetici ekibi neo-con’ların, yani neo-muhafazakârların reenkarnasyonu, yani yeniden doğuşu olarak görülüyor.

Oysa bir de transformasyon mümkün.

Yani, neo-muhafakârlarla çatışma halinde, onlarca lanetlenen, onlara diklenmiş muhafazakâr-demokrat iken neo-muhafazakâr haline gelmek.

Buşlaşmak, Çeneyleşmek, Edelmanlaşmak, Wolfowitzleşmek, Perleşmek…

Mitt’ten önce Mitleşmek!

Siyah iken beyaz olmak!

Kimimizin hicran ve hüsranı budur.

Yoksa bununla gurur duyan da var.

Bu transformasyonuyla şişinip savaşa gidenler de var.

Onlar Amerika’yı çoktan keşfetti!




İç Hizmet tek madde değil!



Bekir Bozdağ müjde verdi: Darbelerin (silahla) meşruiyet dayandırdığı, yani silahı dayadığı, dayattığı, sayesinde dayak attığı madde kaldırılacak.

İç Hizmet Kanunu, madde 35.

Eğer demokratikleşmeden bahsedeceksek…

İç Hizmet Kanunu, Askeri Ceza Kanunu; sadece milletin çoğunu dizmeye vesile olmuş madde değil, askerlerin büyük çoğunluğunu ezmeye araç olmuş tüm maddeler gözden ve elden geçirilmeli.

Militer baskıyı kaldırmak istiyorsanız; baskının her biçimine de vurmak zorundasınız.

Esasında nice alanda, çalışanı köleleştiren, hizmetçileştiren, hezimete mahkûm eden ve militer-otoriter bir yapıyı ayakta tutan “iç hizmet” diktalarını yıkmak zorundasınız.

Bilmem mümkün mü!



Adam satmak!



Şu sıra bazı MİT mensupları ağır hapisle yargılanıyor.

Bir Suriyeli muhalifi Suriye devlet güçlerine satış yoluyla iade etmekten.

Tabii bunun casusluk suçlaması da var.

Milliyet’in haberine göre ise, bundan 30 yıl kadar önce böyle bir iş yapan Jitem mensupları zamanaşımına kaçtı.

Yine bir zalimden, Saddam rejiminden kaçmış Iraklı bir Kürt’ü o rejime satmışlar.

Üstelik Türkiye vatandaşı olmuş; üstelik askere gitmiş birini orada yok edip idama yollamışlar.

Kimileri bunlarla daha gurur duysun, olur mu!

Ama işin tuhafı şu.

Bugün 30 yılla yargılandığın bir suçtan, bugün yine zamanaşımı sayesinde yırtabiliyorsun.

Kanunların neden ille adalet anlamına gelmeyeceğini anlamak için!





Recep Güven!



Bütün Emniyet kariyerini bilmiyorum.

“Yanlışlar yaptık” kalıbında epey özeleştiri yaptığına göre, “mecburduk” dediğine göre, belli ki “mecburen yanlışlar yaptığını” da düşünüyor.

Ama Diyarbakır’ın yeni Emniyet Müdürü, tekrar geldiği kentte, “terörist de insan, ona da ağlamayana insan denmez; köyleri boşaltırken böyle olacağını biliyorduk” diye(bile)rek, tabuları çok sert bir memlekette, aykırı, ama nice gazcıdan daha cesur bir iş yaptı.

Güven’in işi elbet “güvenlik”; ama en azından sözleriyle, bir anlayış ve barış adamı olabildiğini, boşuna şiir yazmadığını da gösterdi.

En büyük amiri ve adaşı bize şu sıra savaş (da) vaat ederken…

Devletin bu Güven’i hiç olmazsa biraz iyi geldi, zihnimize ve vicdanımıza hoş geldi!





Feda ile veda!



Madem ki artık tam manasında mütevazı bir kulübüz, “büyükler” dışındakileri de ezbere sayacağız, kafadan anacağız.

Samet Aybaba, maç sonu şampiyonluk şansı soranlara, Galatasaray’dan 6, Fenerbahçe’den 4 puan geride olduklarını söyledi. Eksik söyledi: Ordu’dan 5, Gençlerbirliği, Kasımpaşa, Trabzon, Antalya, Sivas’tan da 4 puan. Liderden 6 geri, ama sonuncu Elazığ’dan 5 önde; düşme hattındaki Akhisar’dan ise, 3 puanlı sistemde, sadece 2 puan ileride.

İlk farklar belki Feda manasına gelir; sonraki farklar ise Veda.

İstifa edecek misiniz, diye soran gazeteciye, Siz bir hata yapınca istifa ediyor musunuz, diyen kontratağını ise sevdim.

Neyse ki medya, istifa eden bir Samet buldu!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kamil Tekin Sürek - Evrensel

AHMET ALTAN - Taraf

AHMET KAHRAMAN - YENİ ÖZGÜR POLİTİKA