Şahin Alpay - ZAMAN

Kimse kızmasın, muhafazakârlaşmıyoruz

* * *

Sosyal bilimcilerin toplumu anlama çabalarındaki en önemli araçlarından biri, temsili bir örneklemle yüz yüze görüşmeler yoluyla toplanan veriler. Bu veriler, araştırmayı yapan sosyal bilimcilerin ve görüşmeleri yapanların değerlerinden, beklentilerinden etkilenebiliyor.
Örneklemede yapılan yanlışlar, hata paylarını büyütebiliyor.
Görüşülenlerin ne kadar “doğru” söyledikleri, sözleriyle düşünceleri arasında ne ölçüde tutarlılık olduğu, bu tür araştırmaların başka bir sorunlu yönü.


Örneğin Türkiye gibi insanların etnik – dinsel kimliklerini açıklamaktan çekindikleri, genel eğitim düzeyinin düşük olduğu bir ülkede, yanıtlardaki doğruluk ve tutarlılığın yüksek olması beklenmiyor. Bu nedenlerle, sosyal bilimcilerin toplumu gözleme dayalı farklı yöntemlerle ve rekabet içinde araştırmaları ve tartışmaları, sağlıklı sonuçlara varılması açısından önemli.

Türkiye’nin toplumsal ve siyasal kültürünün, kısaca yaygın değerler ve davranış biçimlerinin araştırılması, Türkiye’de demokrasinin ne ölçüde yerleştiğinin anlaşılması açısından büyük değer taşıyor. Zira, demokrasinin yerleşmesi bir ülkenin (karşılıklı etkileşim içinde olan) hukuk düzenine olduğu kadar, siyasal kültürüne de bağlı. Bütün bu açılardan baktığımızda, Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yılmaz Esmer’in, Dünya Değerler Araştırması kapsamında, 1990’dan bu yana yürüttüğü araştırmalar büyük değer taşıyor. Zira bize, kültürün zaman içinde ve öteki ülkelere göre nasıl seyrettiğini izlemek bakımından eşsiz bir imkân sağlıyor.

Esmer’in bulguları Türkiye’nin esas olarak muhafazakâr ve demokratik olmayan bir kültüre sahip olduğuna, bu kültürün de son yirmi yılda pek değişmediğine işaret ediyor. Türkiye, Avrupa’nın en dindar ve aynı zamanda farklılığa saygısız (hoşgörüsüz) toplumlarından biri olmayı sürdürüyor. Başlıca göstergeleri şunlar: Dindarlık açısından 1990’da neredeysek bugün de oradayız. Kadın – erkek eşitliği açısından kadınlar lehine çok küçük bir değişme söz konusu. Siyasal katılım düzeyinde biraz azalma; farklılığa saygı düzeyinde biraz ilerleme var. Dikkate değer tek değişme, kaderciliğin azalması. Muhafazakârlıkta (on yıldır süren AKP iktidarına rağmen) kayda değer bir artış yok. Esmer, bunu şu sözlerle ifade ediyor: “Pek çok insan bana kızabilir, ama bulgularım böyle.” (Zaman, 7 Ekim.) Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakan Yılmaz’ın son 6 yılı karşılaştıran “Muhafazakârlık” araştırmasının bulguları da bunu teyid ediyor.

Muhakkak ki son yirmi yılda Türkiye’de nüfus arttı, kentleşme ilerledi, kişi başına eğitim ve gelir yükseldi, toplum dünyaya daha çok açıldı, iletişim imkânları büyük ölçüde gelişti. Kısacası niceliksel açıdan bakıldığında, “modernleşme” diyebileceğimiz yönde büyük değişmeler oldu. Öte yandan son on yıldır muhafazakâr değerleri vurgulayan bir hükümet iktidarda. AB’ye katılım süreci içinde yapılan reformlarla temel hak ve özgürlüklerde, eskiye nazaran önemli ilerleme kaydedildi. (AB üyeliğine destek bir ara % 70’lere vardı.) 1990’lara nazaran bugün (hükümeti eleştirme açısından olmasa da) temel siyasal sorunları tartışma açısından daha geniş özgürlüğe sahibiz. Bütün bunlara rağmen sosyal ve politik kültürün bu denli durağan görünmesinin, beklentilerle çeliştiği muhakkak. Bunun bir açıklaması, kültürel değişmenin çok yavaş ilerleyen bir süreç olması ise, öteki de modernleşmenin her yerde, her zaman aynı sonuçları vermemesi olmalı.

Esmer’in “Değişimin Kültürel Sınırları: Türkiye Değerler Atlası - 2012” (Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları) başlığıyla yayımladığı araştırmada irdeleme fırsatını bulduğu veriler ancak buzdağının ucu gibi. Cinsiyet, yaş, eğitim, yerleşim yeri ötesine giden karşılaştırmalara sıra geleceğini umuyorum. Türk - Kürt, Sünni – Alevi, dindar – olmayanlar gibi alt kültür grupları yanında, siyasi parti tercihlerine göre farklılaşmaların irdelenmesinin daha zengin bilgiler kazandıracağı muhakkak.

s.alpay@zaman.com.tr

09 Ekim 2012, Salı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kamil Tekin Sürek - Evrensel

AHMET KAHRAMAN - YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

AHMET ALTAN - Taraf