ÖZGÜR MUMCU - Radikal

TEZKERE SOPASI•••••••

AKP'nin CHP ve BDP'ye karşı 'işbirlikçilik' suçlamasına dayalı söylemi devam ederse, memleketin 'Alevi' ve 'Kürt' fay hatlarında ciddi sarsıntılar baş gösterecek.

***

Suriye tarafından Türkiye’ye atılan top mermileri belki henüz Suriye ile Türkiye arasında savaşa yol açmadı ama patlamaların Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında bir savaş başlattığı açık.

Erdoğan’ın söylediklerine bakılırsa Suriye konusu basit. CHP ‘zihniyeti’ sebebiyle Esad’ın Baas rejimine destek veriyor. BDP ise ‘etnik’ aidiyeti nedeniyle Suriye’de oluşan Kürt idaresinden yana. Dolayısıyla bu iki parti tezkereye karşı ve böylelikle Suriye’de süregiden katliamda zalimin yanında.

İşbirlikçi ve ‘direnişçi’

Yani bir dış düşmanımız ve onun içeride işbirlikçileri var. Bu işbirlikçiler ise ‘tarihe hesap veremeyecekler’. Kısa bir siyasi sürtüşme olduğu zannedilmesin. Önümüzde üç seçim varken Suriye meselesi seçim kampanyalarının da belli ki önemli bir unsuru olacak.

Ne dedi bir hafta önce Erdoğan: “Biz de meydanlarda halkımıza bu tezkereye direnenleri açık ve net anlatacağız.” Anayasal bir hakkı kullanarak bir oylamada ‘hayır’ oyu kullananlar artık ‘direnenler’ olarak değerlendirilmekte. Siyasi rakipler işbirlikçi olarak değerlendiriliyor ve tezkerede kullandıkları oya milli iradeye ‘direniş’ olarak bakılıyorsa Başbakan Erdoğan’dan Esad’dan önce muhalefet partileri korkmalı.

MHP’yi muhalefetten saymak pek mümkün değil zira parti her kritik noktada AKP’nin mütemmim cüzü olarak davranmayı kendine şiar edinmiş, söz hakkı olmayan bir koalisyon ortağı kimliğinde.

Başbakan’ın parti kurultayından vites arttırdığı sert üslubu belli ki CHP yönetimini de tesiri altına almış ki Kılıçdaroğlu AKP’nin Suriye politikasını ileri derecede geri zekâlı olmakla suçlamaktan çekinmedi. Bir taraf diğerini neredeyse işbirlikçi olmakla itham ederken diğer taraf ise iktidarı geri zekâlı olarak değerlendiriyor. Bu ortamda Suriye konusunda soğukkanlı bir değerlendirme yapmak ya da makul karar almak mümkün gözükmüyor.

Benzer bir hal, Suriye hakkında yorum yapan gazete ve televizyon şahsiyetleri için de geçerli. Biri diğerini taşeronluğu savunmakla suçlar, diğeri ötekini ‘barış çığırtkanı’ olmakla.

İyi ki Diyarbakır Emniyet Müdürü var. Suriye üzerinden neredeyse birbiriyle savaşacak parti liderlerine milli birlik ve beraberliklerini ispat etmek için iyi bir fırsat verdi de “Dağda ölene ağlamıyorsanız insan değilsiniz” deyiverdi. AKP, MHP ve CHP tek bir beden gibi davranarak aralarındaki uyuşmazlıkları bir an unutarak açıklamayı kınayıverdiler. Büyükler tartışırken münasebetsiz bir laf etmiş bir çocuğa davranır gibi davrandılar Emniyet Müdürü’ne.

Neyse. Belli ki Suriye, seçimler dönemine giren memleketimizin ana gündem maddesi olmaya devam edecek. AKP, CHP ve BDP’yi dış güçlerin yerli işbirlikçileri olarak damgalamaya devam edecek. CHP son günlerde içine girdiği üslup sertleştirme havasına devam ederse dış politikanın ‘geri zekâlılığından’ bahsetmeye devam edecek. AKP, bu ‘işbirlikçilik’ suçlamasına dayalı söylemine devam ederse memleketin ‘Alevi’ ve ‘Kürt’ fay hatlarında ciddi sarsıntılar baş gösterecek. Erdoğan ise bu kutuplaşmadan cumhurbaşkanı seçilmesine yetecek milliyetçi-muhafazakâr bir çoğunluk devşirmeye çalışacak.

Savaşa girer miyiz?

Bu hengâmede savaşa girer miyiz? Hükümet dahil kimsenin böyle bir niyeti olduğunu zannetmiyorum. Ancak içeride cumhurbaşkanlığını, dışarıda ise Ortadoğu’nun ağabeyliğini hedeflerken çıkarılan tezkere sopasının onu taşıyan kollara ağır gelebileceği bir ortam gelişebilir. İşte o sopa inerse savaşa da girilir.

Fakat Erdoğan tezkere sopasını şimdilik Esad’ın kafasına değil CHP ve BDP’nin kafasına vurmak için kullanacak gibi görünüyor.

Fakat Erdoğan’ın şu sözlerini de bir yere not alalım: “Efendim, bu tezkereyle dünyaya savaş açabilirmişiz. O işin perde arkası. Açılır, açılmaz. Onu, yeri, zamanı geldiğinde konuşuruz.”

Tezkere cebinde, kiminle konuşacak acaba?

11.10.2012

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kamil Tekin Sürek - Evrensel

AHMET KAHRAMAN - YENİ ÖZGÜR POLİTİKA

AHMET ALTAN - Taraf